FİLMGenel

En Sevdiğim Pastam (2024) Film İncelemesi

En Sevdiğim Pastam, Maryam Moqadam ve Behtash Sanaeeha tarafından yazılan ve yönetilen 2024 yapımı dram ve komedi türünde bir film. İran, Fransa, İsveç ve Almanya’nın uluslararası ortak yapımı olan filmin çekimleri İran’da yapılmış. Bu açıdan filmin, İran’ın güncel sosyolojik ve siyasi yapısına da ışık tuttuğunu söyleyebiliriz. Kısıtlı mekanlarda çekilen film, az malzemeyle çok şey anlatmayı başarıyor ve sizi içine çekiyor.

En Sevdiğim Pastam Film Konusu

En Sevdiğim Pastam filminin başrolünde Mahin adında 70 yaşında İranlı bir kadın yer alıyor. Kocası ölen ve 30 yıldır yalnız yaşayan Mahin artık kendisi için bir şeyler yapması gerektiğini anlıyor. Bunca yıl oturup bir mucize olmasını beklediği sıradan hayatının dışına çıkmak istiyor. Kadın haklarının tamamen yok sayıldığı İran için çok cesur bir adım atarak hiç tanımağı bir adamı evine davet ediyor.

En Sevdiğim Pastam film konusu

En Sevdiğim Pastam filmi, hayatta her şeyi düşünürken bir tek kendimizi düşünmediğimizi yüzümüze çarpıyor. Ama aynı zamanda hiçbir şey için de geç olmadığını, nefes aldığımız sürece her şeyi yaşamak için bir şansımız olduğunu gösteriyor. Mahin ve Faramarz’ın kısacık aşkı kalbinizi sıcacık yapıyor. İçinizi ısıtan, umutla dolduran film aynı zamanda hüzne boğuyor. 

İslam Devrimi öncesi İran’daki hayatını özleyen Mahin, zaman zaman geçmişe dair anılarını anlatarak bize eski İran’ın nasıl bir yer olduğunu inceden anlatıyor. İran kültürüne merakı olanların gerçekten çok keyif alacağı bir film. Bu film bana, ülkenin bütününde kabul gören kuralların aslında neredeyse kimse tarafından onaylanmadığını hissettirdi. Çünkü aykırı düşünceler rahatlıkla dile getiriliyor ve tepkiyle karşılanmıyor. Ahlak polisinin olmadığı yerlerde tabii ki…

*Yazının devamı spoiler içerir. Filmi izlemediyseniz fragmana buradan ulaşabilirsiniz.

Aşkın Zamansızlığı, Geç Kalmışlık

iran filmleri

Aşk 7 yaşında da mümkün, 70 yaşında da. Mahin, Faramarz’a görür görmez aşık olmuyor aslında. Mahin aradığı aşkı Farmarz ile bulmak, yaşamak istiyor. Ne öncesini ne de sonrasını düşünmeden doya doya vakit geçiriyorlar. Anı yaşamak nasıl bir şeydi diye düşünüyorsanız En Sevdiğim Pastam filmi size bunu hatırlatacaktır. Sonu hüzünlü bitse de o kısacık zaman diliminde hayatları boyunca hiç olmadıkları kadar mutlu olmaları yeterliymiş gibi hissettiriyor.

Filmin ortalarında finalin pasta üzerinden ilerleyeceğini hissettim. O pasta birlikte yenmeyecekti. Filmin adının bir anlamı olmalıydı. Ve çok acı ki Mahin, en sevdiği pastasını hazırladığında Faramarz artık orada değildi. Ruhu bedeninden ayrılmıştı, en mutlu gününde. Faramarz, hayran kaldığı o bahçede sonsuza kadar kalacaktı…

en sevdiğim pasta sineması

Mahin’in yıllardır yanmayan bahçe ışıklarını Faramarz’ın tamir etmesi, aslında hayatına da ışık saçmasıyla bağdaştırılmış. Filmde bu tarz ufak göndermeler çok ince işlenmişti. Bazen güzel şeyler, mutlu sonla bitmez. Onları güzel yapan sadece yaşanmış olmasıdır. Yine de filmin sonu insanı tatmin etmiyor ve mutlu bir final görmek istiyorsunuz. Mahin için çok acı bir son olurken belki Faramarz için zirvede bırakılmış bir mutluluktu. Devamı daha iyiye gitmeyebilirdi. Bu düşünce bir nebze rahatlatıyor.

Diğer film incelemelerine buradan ulaşabilirsiniz.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir